Başkalarının kelimeleri, bizim
kelimelerimiz, benim kelimelerim… Bazen çok sahiplendiğimiz, bazen yabancıymış
gibi uzaktan, göz ucuyla baktığımız, bazen de nefret beslediğimiz kelimeler…
Çok hoyratça kullandı insanoğlu
onu… Kendi yalnızlığını gizledi onunla, kendi zalimliğine maşa, kendi
bencilliğine duvar yaptı, kendi egolarına sürükledi, kanayan yüreğine ilaç
olsun, umutsuzluğuna ışık yaksın istedi… Sormadı ona! İnsanoğlunun bitirilmemiş
cümlelerinde yer almayı ister miydi acaba? Bitirilmemiş duygularına kalkan
olmayı hayal etmiş miydi? Her daim sürüncemelerde
piyon olmayı tercih eder miydi?
Öyle kirlettik ki onu,
sevgileri ifade etmede yetersiz bıraktık… İnandırıcılığını yok ettik… En derin
duyguları ifade ederken bile bir bakışa, bir dokunuşa ihtiyaç duyduk…
Kelimelerimiz güçsüzdü artık çünkü… Yalnızlığımızın, zalimliğimizin,
egolarımızın, benciliğimizin, umutsuzluğumuzun ayrılmaz parçası haline
getirdik onu…
Büyük ve güzel şeylerin yokluğuyla
perçinledik bedenini… Hiç acımadan, bozuk para misali harcadık tüm benliğini...
Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
YanıtlaSil