5 Mart 2013 Salı

SAHİPSİZ CÜMLELER


Sabırsızdı...

Hep böyle olmuştu... Otobüs durağında, market kuyruğunda, güneşin doğuşunda, mehtabın çıkışında hep sabırsız davranmıştı… Bunu kabul etmişti kendi benliği ama hayallerine sabırsız davranmak da ne demek oluyordu şimdi? Neden hayallerinin gerçeğe dönüştüğünü gördüğü anda yazmamıştı sanki şimdi tuz buz olan o yazısını?

O yazının bu denli canını yakacağını bilseydi yazar mıydı? O kelimeleri yan yana getirir miydi? Henüz sahip olamadan sevinç çığlıklarını duyurabilir miydi cümlelerinin? Kaleminden dökülenlerin bu denli anlamsız hale geleceğini tahmin edebilir miydi?

Sabırsızdı… Zamanı ileri alabilseydi alırdı… Bir an bile düşünmezdi… Öylesine hasretle bekledi ki, öylesine aç, susuz kaldı ki hayallerine… Bir an bile durmak istemedi artık… Duramadı belki de… Nasıl olsa bir gün, er ya da geç gerçekleşecekti hayalleri… Ne vardı sanki şimdiden göz kırpsaydı mutluluklarına, yaşayacağı o güzel günlere… Nasıl olsa şafak saydığı hayallerine bir gün sımsıkı sarılacaktı… Hiçbir şeye bu denli inanmamıştı... İnanmak istememişti…

Ve bir gün inandıkları paramparça oldu… Ayağından saç teline kadar dondu kaldı… Ne yapacaktı o umutlarını şimdi? Hangi teselli cümlesi merhem olacaktı kanayan hayallerine?

Hangi eller yırtıp atabilecekti o sahipsiz cümleleri…