7 Şubat 2013 Perşembe

KADERİNİZ


          Siz kimin kaderisiniz ya da kim sizin kaderiniz? Durun durun sormadım farkındaysanız kadere inanır mısınız diye… Çünkü herkesin mutlaka ama mutlaka (adını kader koymuştur ya da başka bir şey) hayatının mutlak hakimi olmadığına inandıran olaylar, kimseler olmuştur. Hayatının bir şekilde birileriyle kesiştiği, yaşamının akışını kontrolünden çıkarmak zorunda kaldığı dönemler ya da anlar… Bazılarıyla nedenini bir türlü bulamasak da yan yana kalmak zorunda hissettiğimiz zamanlar.

          Her zaman sahip olduklarımız yakın tutmaz bizi diğerleriyle bazen eksikliklerimiz de yakın tutar bizi birbirimize... İşte sahip olduklarımız ya da olamadıklarımız kaderin bir ağı mıdır?

          Yaşamımıza dahil olan hiçbir şeyin sebepsiz olmadığına inananlardanım... Bir döngünün içindeyiz belki de kim bilir… Sebepsiz değil hiçbir şey... Yeşilçam filmlerini izlerken hangimiz "Yok artık! Bu kadar da olmaz" demedi? Sonra hayat bize oyunlarını bir bir, itinayla oynarken hangimizin suratında o şaşkın ifade belirmedi? Hayatımızdaki o zinciri kırmaya çalıştıkça daha da düğümlemekten başka bir işe yaradık mı ya da her şey bitti artık dediğimiz ve tüm ümidimizin üzerine bir avuç toprak da bizim attığımız zamanlarda yine kader ağlarını örmedi? Hadi, şöyle bir düşünün siz de o anda benim gibi kaderin zafer çığlıklarını duymadınız mı?

          
          Evet, ben de birçokları gibi yaşamımızda mücadeleden asla vazgeçmemeliyiz diyorum; fakat kaderin çizgisinden sapamayacağımız anlar olduğuna inanmamızın yersiz de olmayacağını yüksek sesle fısıldıyorum.