Yürek
neydi? Ne işe yarardı? İnsan hangi zamanlarda içinden söküp atmak isterdi onu?
Bir ateş parçasını içine alıp da bırakmadığı zamanlarda niye hâkimiyet kurardı
bedende? İnsan ne zaman yollarını ayırabilirdi en büyük çıkmazlara sürükleyen o
bir avuç etten?
O
gün verdin bana bu soruların yanıtını çocuk! İçimi eze eze verdin… “Dur bakalım.”
dedin… “Yürek ne işe yarar?” öğren bakalım dedin el kadar bedeninle… Öğrettin
bana çocuk! O anda söküp atmak istedim yüreğimi sol yanımdan… Ateş yumağını
uzak tutmak istedim bedenimden… Olmadı… Sen bir candın ruhumda… Canımdan candın
bana… İki yanımı da yaktın… Ama hala bir şeyler öğretmen gerektiğinin
farkındaydın… “O yürek sana lazım, hadi bakalım yüreği ortaya koyma vakti” dedin…
Yine
de yürekli davrandın… Neyi ima ettiğini anlayamadan sımsıkı tuttun ya işaret
parmağımı o an kendime çevirdim tüm nişanları… Ayağa kalk ve savaş dedim…
Yüreği söküp atma zamanı değil, onun yüreğine ulaşabilme zamanı…
Ömrüm
boyunca öğrenemeyeceğim şeyleri öğrettin bana… Yürekli olmayı… Dimdik durup
mücadele etmeyi… Pes etmemeyi… Küçücük bedeninde sakladığın o büyük yüreğe
hayranlıkla bakabilmeyi öğrettin…
Öğrendim
ve sessizce fısıldadım sana:
Dünyaya
gözlerini açtığın o an kâinattaki en büyük zenginliği bıraktın avuçlarıma…
Teşekkürler
çocuk!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder