24 Şubat 2012 Cuma

YABANCILAŞMA


Yabancılaşıyoruz…
Yıllardır gördüğünüz gözler, sanki fırsat kollar derinliklerindeki yabancıyı ortaya çıkarmak için… Fırsatını bulduğu ilk anda diker seveninin gözlerine tüm hançerlerini… Sevenin içini acıtan uzlaşamadığı konu değildir, o hançerlerin gözlerinden girip yüreğine nişan almasıdır. Sonra bir dönüm noktası gibi her şey yabancılaşır insana. En iyi bildiğim dediklerine dair yaşadığı hayal kırıklıkları neden olmuştur buna. Evine adım atar yer yabancılaşır, musluğuna uzanır su yabancılaşır, yatağına uzanır uyku yabancılaşır, nefes alır hava yabancılaşır, tabağına koyduğu aşı yabancılaşır, aynaya bakar kendisi yabancılaşır…  Her gün selam verdiği yüzler, gözünden sakındığı vatanı yabancılaşır; kaldırımı, sokağı, taşı, toprağı, kuşu, çiçeği hiç beklemeden yabancılaşır…

Sonra “mış” gibi yaşam başlar… Sahtelikler alır bir zamanların en büyük samimiyetini… Yürekten gelip dudakta biten sevgi sözcükleri, yüreğe uğramadan dudakta alır yerini… Nasırlaşır yürekler… Nasırlaşır gözler… Nasırlaşır eller… Gerçekten hissetmeden yaşanır her şey… Herkes bilir herkesin sahteliğini; ama herkesten kimse çıkıp da haykırmaz bu acı gerçeği…
Sessiz çığlıklar atmaktan yorulan var mı içinizde, ey her şeyi görüp de susan geleceğin katilleri…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder