24 Ağustos 2012 Cuma

TEŞEKKÜRLER…



Yürek neydi? Ne işe yarardı? İnsan hangi zamanlarda içinden söküp atmak isterdi onu? Bir ateş parçasını içine alıp da bırakmadığı zamanlarda niye hâkimiyet kurardı bedende? İnsan ne zaman yollarını ayırabilirdi en büyük çıkmazlara sürükleyen o bir avuç etten?
O gün verdin bana bu soruların yanıtını çocuk! İçimi eze eze verdin… “Dur bakalım.” dedin… “Yürek ne işe yarar?” öğren bakalım dedin el kadar bedeninle… Öğrettin bana çocuk! O anda söküp atmak istedim yüreğimi sol yanımdan… Ateş yumağını uzak tutmak istedim bedenimden… Olmadı… Sen bir candın ruhumda… Canımdan candın bana… İki yanımı da yaktın… Ama hala bir şeyler öğretmen gerektiğinin farkındaydın… “O yürek sana lazım, hadi bakalım yüreği ortaya koyma vakti” dedin…
Yine de yürekli davrandın… Neyi ima ettiğini anlayamadan sımsıkı tuttun ya işaret parmağımı o an kendime çevirdim tüm nişanları… Ayağa kalk ve savaş dedim… Yüreği söküp atma zamanı değil, onun yüreğine ulaşabilme zamanı…
Ömrüm boyunca öğrenemeyeceğim şeyleri öğrettin bana… Yürekli olmayı… Dimdik durup mücadele etmeyi… Pes etmemeyi… Küçücük bedeninde sakladığın o büyük yüreğe hayranlıkla bakabilmeyi öğrettin…
Öğrendim ve sessizce fısıldadım sana:
Dünyaya gözlerini açtığın o an kâinattaki en büyük zenginliği bıraktın avuçlarıma…
Teşekkürler çocuk!